TULUMBACILAR
Yangın çıkınca, süratle etrafa yayılmadan söndürmek ve
mahsur kalanları kurtarmak için kurulan teşkilât. On altıncı asırda İstanbul’da
nüfûsun artması, birçok sıkıntıları da peşinden getirdi.
Birbirlerine yakın
yapılan evlerin birinde yangın çıkınca, diğerlerine de yayılıyordu. Bu evler
daha ziyâde zelzeleden az zayiatla kurtulmak için ahşaptan inşâ edildikleri
için, ateş aldığı zaman kurtarma imkânı olmuyordu. Sultan üçüncü Murâd Han
zamanında çıkan büyük İstanbul yangını üzerine 1572 yılında bir ferman
çıkarıldı. Bu fermanla, her evde bir küp su, merdiven, kazma ve kürek
bulundurma mecburiyeti getirildi. Yangın ânında komşular bir araya gelip hemen
ateşi kontrol altına alacaklardı.
On sekizinci asrın başlarında müslüman olup, Dâvûd adını
alan bir Fransız teknisyen, yangın söndürmek için tulumba yaptı. 1714 Tüfekhâne
ve Tophane yangınlarında denenen bu tulumbanın yerine daha kullanışlı ve
hafifleri yapıldı. Yeniçeri ocağının bir şubesi ve yeniçeri usûl ve nizâmına
uygun olarak Dergâh-ı âlî tulumba ocağı kuruldu (1719). Başına da
Fransız mühtedî Dâvûd Gerçek Ağa getirüdi. Yeniçeriliğin 1826’da kaldırılması
ile bu ocak da lağvedildi. 1827 yılında yarı askerî bir itfaiye teşkilâtı
kuruldu. 1869’da belediye dâire ve merkezlerine, mahallelere tulumbalar
verilerek semt tulumbacı ocakları kuruldu. Bu yıllarda çıkan İstanbul
yangınından sonra Macaristan’dan getirtilen Kont Secini’ye askerî itfaiye
teşkilâtı kurduruldu (1874). 1923’ten sonra itfaiye teşkilâtı belediyelere
devredildi.
Tulumbacılar, şehrin yüksek yerlerinde inşâ edilen yangın
kulelerindeki gözcüleri vasıtasıyla yangınları haber alırlar, başta reisleri,
omuzlarında su tulumbaları ve yangın söndürme âletleri ile yangın yerine
koşarlardı. Her semtin tulumbacıları, kendi ekibinin daha faydalı olması, daha
önce varıp hizmete ulaşması için yarışır, zamanın imkânları nisbetinde yangını
söndürmeye çalışırdı. Tulumbacılar, daha çok mahallenin gençlerinden meydana
gelirdi. Devlet dâirelerinde de ocak adıyla tulumbacı teşkîlâtı kurulmuştu.
Yangın ânında, genç memurlar, zaman kaybetmeden vazifeye hazır olarak gelirler,
yangın âletlerini alıp koştururlardı. Kalabalık yerlerden geçerken, hangi
semtin tulumbacıları olduklarını belli eden naralar atarlar, gençleri teşvik
ederlerdi.
Kaynakça
1) Rehber Ansiklopedisi; cild-9, sh.19, cild-17, sh. 9
2) Osmanlı Târih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü
cild-3, sh. 532
3) Kartpostallarda Tulumbacılar (Uğur Göktaş), ilgi,
sayı-51, sh. 30
4) İstanbul Tulumbacıları (R. E. Koçu, İstanbul-1981)
5) Bir zamanlar İstanbul (Balıkhane Nâzırı Ali Rızâ
Bey)
ConversionConversion EmoticonEmoticon